"O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler." demiş Yaşar Kemal.
Bir cümle, işte böyle insanın burnunun direğini sızlatıyor.
Neredesiniz güzel insanlar? Nerede durdu o güzel atlar?
Bulabilsem gittiğiniz yeri, geçirebilsem içimdeki şu özlemi.
Yüreği kocaman insanlar.
Son dilim ekmeğini dostuna veren insanlar.
Acıyı bölüşen insanlar.
Birlikte ağlayan insanlar.
Neredesiniz?
Zorunlu şeyleri sevmem, ama zorunda olmak başka. Saçmalamayı severim, ah bir de edebiyatı. Sizi edebiyetle seviyorum. Ekran klavyesini de severim tabii, 5 saat sürse de 2 cümle yazmak yine de kalkıp klavyeye uzanmaktan iyidir. Üşengeç değilim aslında, sadece üşenmeyi severim. Düşünmeyi, dinlemeyi... Birini, yalnız birini... Hadi Küçük Prens, gezegenine dön ve yolda Kara Balık'a sevgilerimi ilet.
19 Temmuz 2013 Cuma
12 Temmuz 2013 Cuma
Sizin Hiç Babanız Öldü mü?
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Cemal Süreya
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Cemal Süreya
Benim hiç ölmedi. Ölmedi ama... Neyse. Bir gün yazarım belki. Yazabilirsem.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)