Kafamın içi tonlarca şeyle dolu, ama yapışıp kalmışım şu sandalyeye. Her şey önümde, her şeye ulaşıyorum. Sorun şu ki aslında ulaşmam gerekmiyor! O aptal oyunları oynamam ya da X/Y kişinin ne yaptığını incelemem gerekmiyor, gereksiz bir sürü sitede dolaşıp durmam da öyle.
Zihnim kusmak için çırpınıyor. Bir şeyler yazmam gerekiyor, anlatmam gerekiyor. Yürürken, sessizken hikayeler yazıyorum kendi kendime; sonra şu parlak ışıklı şeyin karşısına geçip kendimi bile unutuyorum.
Çok yanlış bir çağda yaşıyorum. Çok yanlış şeylere kapılıyorum.
Demiştim, Cemal Süreya'yı pek severim. Bugün bir şiiri düştü aklıma, sevdiğim bir başka şaire ithafen:
"Yeşil ipek gömleğinin yakası büyük zamana düşer
Her şeyin fazlası zararlıdır ya fazla şiirden öldü Edip Cansever"
Bugün bir şiir düştü aklıma, çıkamadı olduğu yerden.
Affet beni Cemal Ağabey, dönüyorum sana! Şiirler aşkına!
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, hayata bağlanmak varken olduğumuz yere bağlanıp kalıyoruz.
Bu defa başarmalıyım, bu defa yazmalıyım.
Parmaklarım acıyor.
içimde bir boşluk, bir sızı..zihnimi kusmak için çırpınmak.. ya da haykırmak ciğerlerimi tükürürcesine..can baba gibi ağız dolu küfredercesine...
YanıtlaSilparmaklar çeksin yükü/acıyı yürekler çekeceğine..
paylaşımınız içi teşekkürler.
amigdala4@gmail.com